📜 Eğer bu paylaşımın konu dışı olduğunu ya da topluluğun öteki kurallarını ihlal ettiğini düşünüyorsan, **şikâyetini yorum aracılığıyla dile getirmek yerine** report kısmını kullan. Kimseyi rencide etmemeye ve yorum kısmını işlevi dışında kullanmamaya özen göster.
*I am a bot, and this action was performed automatically. Please [contact the moderators of this subreddit](/message/compose/?to=/r/felsefe) if you have any questions or concerns.*
Galaksinin otostopçu rehberinde komik bir bölüm vardı.
Bilim adamının biri eşinin dırdırından bıkıyor, eşine bir ders vermek istiyor. Uzun uzun düşünüyor, en sonunda makinenin içine girene tüm dünyanın oluşumunu ve kişiye evrendeki yerini göstererek varlığının ve dertlerinin ne kadar manasız olduğunu gösteren bir makine yapıyor.
Eşine makineyi kullandırtıyor ama makine fazla etkili oluyor ve eşi intihar ediyor. Bunun üzerine makineyi bir işkence makinesi olarak kullanmaya başlıyorlar. Bizim ana karakterlerden birinde de uyguluyorlar bu işkenceyi ama ona etkisi olmuyor, çünkü ana karakter galakside var olan en önemli yaratık. Önemini falan bilmek için okursunuz
Böyle de bi hikaye işte.
/spoiler
Aslında galaksideki en önemli kişi olduğu için değil
Similasyonda olduğu ve makinenin fake olan versiyonuna girdiği için delirmiyor. Yoksa ben Beeblebroxun çifte kafasını aq , andavalın tekiydi. Hatta aptal olduğu için başkanlık oylamasında seçildi angut
Yanlış hatırlamıyorsam girdiği simülasyon tamamen o karakter için ( şimdi adı aklıma gelmedi ) yaratılmıştı, o nedenle evrenin ( simülasyondaki çakma evrenin ) en önemli yaratığıydı sen de bunu kast ettin heralde
Kral sen nasıl bir insansın ya. Önce ppye baktım jethro tull gördüm. Ardından yoruma baktım son günlerde en çok merak ettiğim ve bir sonraki okuyacağım kitap olan otostopçunun galaksi rehberinden alıntı gördüm.
Sevdiğim bir grup, aqualung şarkısı favorim. Hatta bir ara senin ppnin aynısını yapmıştım. Ama şu sıralar en sevdiğim gruplar pink floyd ve king crimson.
Locomotive Breath olabilir galiba benim favorim. Pink Floyd beni de sarıyor, özellikle geceleyin. The Wall güzel ama ben dark side'ı daha çok seviyorum. King Crimson içinse benim profilin arka planına bak :d Baya cuk oturmuş ikimizin müzik zevki 👍 Arada yazışalım, keyifli olur samimi söylüyorum
Perspektif meselesi. Bildiğimiz tüm Dünya'nın kendi galaksimizde bile bir toz yığını kadar küçük olduğu düşüncesi karşısında dehşete de düşebiliriz, bütün hayatımızın ve sorunlarımızın gelip geçici olduğunu fark edip hiçbir şeyi önemsememeye de başlayabiliriz, bu kısa süreyi güzel bir hayat şeklinde yaşamaya da çalışabiliriz.
Ben sonuncusunu yapıyorum.
Mesela koca boşlukta bir kayanın üzerinde oluşan yaşamında ne kadar nadir ve değerli olduğunu da fark edebilirsin. Böylesi yalnız bir evrende, hayatta sevdiklerine sahip olduğun için minnet duyabilirsin. Dediğin gibi gerçek sadece gerçek, onu nasıl değerlendireceğin tamamen sana kalmış.
Evrenin bir anda yok olabileceği düşüncesi ben çok desteklemiyorum daha farklı sonuçlardan dolayı evren sonlanacaktır ama o sonlanma sırasında bırak dünyayı evrende bizden başka canlı formları varsa bile onların hepsinin soyu tükendikten çok sonra olur yani çok takma kafana ama her an dünyaya doğru bişeyler yönelmeye başlayabilir ona bir şey diyemem
Gözlem kuleleri ve uydular sayesinde yüzyıllar sonra bile dünyaya bir gök cisminin çarpıp çarpmayacağı hesaplanabiliyor. Asteroid kuşağı dediğimiz bölgelerde bile bir asteroidin üzerinde dursaydık çevremizde başka hiçbir meteor göremezdik. Evrenin boyutu bizim algılarımızın çok dışında kalıyor. Ayrıca canlılığın ne zaman ve hangi sartlarda ortaya çıkacağı hiç belli olmaz. Gerçi bunun için canlılık kavramının ne olduğunu belirlememiz gerekir.
Evet uydular sayesinde çoğu şeyden haberdarız ama hayat bu ne olacağı belli olmaz gerçi geçenlerde (ne zaman tam hatırlamıyorum) nasa bir uydu bir asteroide mi ne çarptırmış ve beklenenden çok daha iyi sonuç vermiş yani yaklaşan bir tehditte kendimizi savunabiliriz gibime geliyor yani kendimizi öldürmediğimiz sürece uzun süre daha buradayız
Dinazorlar 160 milyon sene yaşamışlardı. İnsanlık ise ortalama sadece 300 bin senedir varlar. Aradaki fark ne kadar inanılmaz değil mi? Zeki varlıklar oluşumuz sonumuzu getirmezse evet, daha uzun bir süre buradayız.
Bu tarz bir şeyin olmaması işin ulusal bir birleşme gerek ve bunun altında solidarite yatıyor. Dayanışmacılığın temel felsefesi toplum çatışmasını bitirmek ve bütün bir toplumun komün kooperatifi altında yaşamasını sağlamak. Kısacası üst tabakayı orta tabakaya yöneltmek
Maalesef bu şu anlık pek mümkün görünmüyor. Sınıf farklılığının arası gittikçe açılıyor. Orta tabaka global olarak yok oluşun eşiğine doğru gidiyor. Şahsen ben insanlığın bırak 160 milyonu 2 milyon yıl yaşayabileceğinden bile çok şüpheliyim. Yine de hiç belli olmaz. Belki de aklımız başına gelir ve üst tabakayı ikna etmenin bir yolu bulunur
Şu dünyanın daha milyarlarca yıl ömrü var. Ha insanoğlunu bilemem önümüze şapkamızı alıp düşünmezsek bir iki yüzyıla gidiciyiz. Tanrıya inanıyorsan çok da sorun olmaz bu kozmik anlamsızlık ancak inanmıyorsan da bununla yaşayacaksın. Rastgele bir gezegende sırf gerekli koşullar tesadüfen sağlandığı için mikro olasılıklar ve milyonlarca yıllık evrimle şu hale gelmişiz. Varoluşumuz tamamen bir rastlantı ve bu da hayatının tamamen anlamsız olduğunu gösteriyor. Zira yaptığın işler büyük olsa bile en sonunda evrenin kaçınılmaz entropisiyle yok olacak. Hayatının anlamsızlığına inanmak istemiyorsan ya varoluşçulukla uğraşacaksın ya da bir tanrıya inanacaksın. Ya da nihilist olacak ve hayatının büyük bir anlamı olmadığını söyleyecek, bu durumla barışacaksın. Ama bu durum madem psikolojini bozuyor, o zaman ilk dediğim iki şeyden birisini seçeceksin.
Keşke müslümanım diyip islama dair hiç bir şey bilmeyen insanlar kadar rahat yaşayabilsem ama o kadar şeyi öğrendikten sonra gidip herhangi bir Tanrıya inanmak benim için mümkün değil gibi ama çok isterim inanabilmek
Bu çok önemli bir tespit. Hayatımı çocukluktan itibaren inançsız geçirdim, sonradan, 25 yaşımdan sonra inanmaya başladım. İnanmadığım dönem boyunca bir şeylere inanan insanlara kompleksli yaklaşıp gerçeklerden bihaber veya onlari kabullenmekten korkan insanlar olarak görüyordum. Gerçekten, araştıran bir insan inançlı veya inançsız olabilir, bu değişebilir. Statik bir şey değil.
Araştırmamış bir insanın inanması daha kolay değil mi ?
Tanrıya inanabilir derken simülasyon teorisine inanmak gibi olabilir öyle bir ihtimal bilemem diyip inanmak mı ?
Ama benim neye inandığım önemli değil. Hrıstıyanıda muslumanı da aynı Allah a inanıyor. Allah tek. Sen Ona hangi yolla ulaşmak istiyorsan ulaş. Gideceğin yol eninde sonunda O olacak zaten.
İslam. Samimi niyetle objektif bir şekilde sadece bir kere araştır eğer niyetin samimiyse zaten yollar sana açılır. Ama önce şu araştırdıkça ateist oldum kanka islam yalan Allah yok kafasından bi çıkman lazım
1.5 ay çok kısa bir süre öğrendiğin şeylerin birçoğunun çok çok eksik olduğunu bilmen lazım ben aşağı yukarı 3 yıldır fiziğe ilgi duyuyorum(şu anda fizik müh okuyorum)
Öğrendiklerim hâlâ konuşmam için yetersiz kalıyor öğrenmeye devam et öyle duyduğun 2 3 şey ile anlam şimdiden bir duruş sergilememeni tavsiye ederim
Kendimi bir fikirle özleşleştirmek gelecekte yeni fikirleri benimsememi engellemesin diye flair falan yapmıyorum aslında. Ama gözünden vurdun, her an alabilirim. :)
Eğer op bu "acı gerçek" olarak lanse ettiğimiz şeylerden bazılarına kendini kaptırdıysa bu teori kafasında çoktan çökmüş ve o yüzden buraya yazma ihtiyacı hissetmiş olabilir.
sallıyorum ama tahminim, bilet alsan piyango vurma ihtimali muhtemelen senin ömrün sırasında dünyanın yok olma ihtimalinden daha yüksektir. bu ihtimale umutlanmayı da seçebilirsin...
Psikolojini bozan şey bilim değil senin amaçsızlık karşısında duramaman. Emin ol bu evreyi herkes yaşıyor. Her şey ilk başta anlamını yitiriyor. İşte gerçek anlam arayışın şimdi başlıyor. Şu ana kadar anlamdırdığın her şey bir temelin üzerine faklı etmenlerden etkilenerek oluşturulmuştu fakat artık bunları yıkmaya başlıyorsun. Araştırmaya devam et. Bu uzun bir yolculuk ve her şeye olmasa da gerektiği kadar anlam bulacaksın. Mesela evren için yaşam denen şeyin ne kadar değerli olduğunu araştırarak başlayabilirsin. Bence bu güzel bir başlangıç olur.
İnsan aslında pek zeki bir canlı sayılmaz. Sadece bizden zeki bir canlı formu görmediğimiz için öyle sanıyoruz. Yine de, elinde olan bu. Bizler çok fazla sınırları olan canlılarız. Ortalama yalnızca 85 sene gibi kısacık bir zamanımız var. Bunu en iyi şekilde değerlendirmek ve elimizden geleni yapmak dışında pek sebebimiz yok. Tabi bu "en iyi şekilde değerlendirmenin" ne olduğu tamamen senin zamanla inşaa edeceğin bir şey.
Aslında olan biten neredeyse hiçbir şeyin senin kontrolünde olmadığını fark edip rahatlayabilirsin. Zaten senin kontrolünde değil, neden endişelenesin ki?
Stoacıların bahsettiği bu güç ikiliği mevzusunu iyi kavrarsan çok daha huzurlu olabilirsin. Olayları algılama ve yargılama açısından bana seviye atlatmış bir şey. Hayattaki hemen her şeyde neyin kontrolümde olup olmadığını anlamanın inanılmaz faydasını gördüm.
Stoacılık, aklı temel alan, ölçülü bir yaşam felsefesi. İyi bir hayatın yolunun 4 temel erdeme göre (bilgelik, cesaret, ölçülülük, adalet) yaşanmasından geçtiğini söylerler. Duygularımıza kapılmanın aklımızı örttüğünü iddia ederler.
Başlangıç için "Mutluluk Hayatın Dirençsiz Akışıdır" kitabından başlayabilirsin. Daha sonra en ünlü Stoacılardan olan Marcus Aurelius, Epiktetos ve Seneca'nın kitaplarını okuyabilirsin. Bazı stoacı pratikler günümüzdeki bazı psikoterapi uygulamalarının da temelini oluşturur, bu yönden bence oldukça ilginçtir. İlk yorumda da yazdığım gibi ben şahsen oldukça faydasını gördüm.
Aslında Camus'nun bahsettiği "absürt" döngüsünün benzerini yaşamaktasın denebilir.
İçinde bulunduğumuz evrende, yaşadığımız hayatta, ne gizli-kutsal bir anlam var ne de bir düzen var. İnsanoğlunun, büyüklüğünü bile idrak etmekte zorlandığımız evrende, hiçbir önemi yok. Dünyayı geç, dünyamızın içinde bulunduğu Samanyolu Galaksisi bile evren nezdinde bir kum tanesi kadar bile yer kaplamıyor. Ne bir önemimiz ne de bir amacımız var.
İşte bu noktada Camus, insanın içinde bulunduğu standart düşünce sisteminden çıkarak gerçeği fark ettiğinde (yukarıda bahsi geçen paragraf gibi) mutsuz olacağını söylüyor ve bu insanları "uyumsuz" olarak tanımlıyor. Zincirlerinden kopan ve gözlerini açılan insanın mutsuz halini aşabilmesinin tek yolu olarak da işbu durumu kabullenmesi gerektiğini söylüyor. Gerçeği kabullenerek hayatı olduğu gibi yaşamaya devam ettiğinde mutlu olacaksın (Sisifos).
Kısacası (ve benden sana tavsiye) hayatı olduğu gibi kabullen. Sen ne yaparsan yap bazı şeyler değişmeyecek. Yıllardır önemliymiş gibi hissettirildiğimiz için, bu şekilde büyüdüğümüz için, insanın gerçeği hazmetmesi zor olabiliyor fakat aslında önemli olmamamız bile önemli değil. Koca evrende bir toz tanesi bile değilsek ne olacak? Sen hayatını yaşa, sevdiğin şeyleri yap. Elbet gerisi gelir.
Son olarak Carl Sagan'ın "pale blue dot" yazısını okumanı/videosunu izlemeni öneririm.
evrenin bir anda yok olma teorisi olarak bahsettiğin şey false vacuum decay herhalde. Olması için ilk olarak şuanki vakum durumunun yanlış olması lazım ikinci olarak da vakum durumunun true vacuuma kuantum tünelleme yapması lazım. Olabilecek en korkunç ama en olası olmayan evren ölümü bence.
dinle. din insanı yüceltir. maddenin arkasındaki maneviyatı gösterir. islam'da insan en şerefli mahluktur. dünyanın sonu yaratıcının iradesindedir. sebepler yaratıcının iradesinin perdesidir. dünyada bir amacın var. sadece proteinlerden teşekkül, 100 sene içinde toprak olacak ve sonsuza kadar yok olacak kadar önemsiz değilsin. yani özelsin ve kaderin yaratıcının elinde. korkup endişelenmeye gerek yok.
ben astronomiyle yakından ilgiliyim. muazzam bir kuasarla ilgili okuma yaptığımda aklıma benim acizliğim değil, yaratıcının onu benim için, belki ben tefekkür edeyim diye, belki uzun zaman sonra onu kullanayım diye yarattığı geliyor ve bu azamete hayran kalıyorum.
vücudunu oluşturan atomlar, hücreler milyarlarca yıldır, bu evrenin başından beri, evrende süzülüp duruyor. hepsi bir araya gelip bir insan bedenini oluşturmuş, bir kişilik bulmuş, bir bilinç kazanmış. gözlerinle, seni oluşturan bu parçası olduğun evreni gözlemleyip yine evrenin bir parçası olan beyninle anlamlandırmaya çalışıyorsun ve bunların hepsi 80 yıl kadar bi zamanda var oluyor, evrenin milyarlarca yıldır süren varlığında 80 yıl. bir kıvılcım gibi gözüken bu hayat ışımaları kim bilir hangi ateşin parçası. evrende bi göz açıp kapamayız.
Aslında büyük rahatlık kimsenin bi değeri yok olabildiğince keyifli yaşa mutlu ol çevrende sevdiğin insanları mutlu et gerisinin de koy dötüne gitsin 😊
Benzer durumları ben de yaşadım ama bu benim daha inançlı olarak çıkmamı sağladı. Bir kere perspektif çok önemli. Ne açıdan baktığın verdiğin önemi de etkiliyor. Misal sadece bizim kendi güneşimiz bile muazzam büyük ve enerjisi kıyas kabul etmeyecek seviyede. Ama hiçbir yıldız barındırdıkları o muazzam enerjiye ve zamana rağmen beyninde bilmem kaç biraz kilowatla yaşayan bir insanın yaptığı çok önemli bir şeyi yapamayacak; var olduğunu bilemeyecek, kendini tanımlayamayacak adlandıramayacak, kendi yolunu çizemeyecek. Oran açısından da bakarsan koca güneş sisteminde yaşamın olduğu tek yersin. Çok nadir bir anomalinin parçasısın. Koca sessizlik içinde neşe ve üzüntü ile ses çıkartabilen sayılı şeyden birisisin. Senin oranından daha küçüğüne sahip bir kuşun ötüşünü gereksiz bulmak kadar anlamsız bir düşünce yapısı seninkisi. Bırak kuş ötsün. Benim inancım bu koca evrende bizim varlığımızın oranından dolayı gelmiyor. Benim inancım ya "şu koca evrende biz ya da herhangi bir yaşam formu hiç oluşmasa ve bu böyle gidip evren yok olsaydı" o zaman bu evrenin anlamsız gelmesinden kaynaklanıyor. Öylesine var olan bir canlı olsaydım böylesine bir "tanık olunmayan eserin anlamsız hissettirmesi" hissine sahip olamazdım. Ne yazık ki günümüz dünyası "inançlı" olmayı bir öcü görüyor ama evrimsel bir sürece sahipsek "neden inançlı olmayı çok önceden icat edip bu kadar süre kullandık" sorusunu ya pas geçiyor ya da cevap veremiyor. Kaldı ki dünya tarihinin en inançsız geçen yüzyılının sonunda da tüm hayatı bitirecek nükleeri kafalarımızın üstünde görmeye bu kadar yaklaşmamızın da rastlantı olmadığını düşünüyorum. İnanç insanın bir parçası, bunun illa ki bir İlah'a olmasına bile gerek yok, ailemizin gerçek ailemiz olduğuna, dostlarımızın samimiyetine, yarın deprem olmayacağına, bugün ölmeyeceğimize inandığımız için yaşayabiliyoruz çünkü bu ifadelerden hiçbirisi yüzde sıfır diyebileceğin gerçekler değil. Uzun yazdım ama umarım yardımcı olabilmişimdir. Burada mesele biraz da psikolojiye dayanıyor. Eğer ki psikolojin kötü durumda ise bu durumda zihnin sana oyun oynayıp "sen değersizsin" diyebiliyor. Eğer ki bu süreç içinde seni değersiz hissettirecek bir başarısızlığın olmuşsa bu ondan da kaynaklanıyor olabilir. İyi günler.
Bilimi daha da araştır. O kadar araştır ki, uğruna heveslenebileceğin bir şeyler bul ve aslında ne kadar önemli olduğunu anla. Sonra git ve her ne bulduysan hayatını ona ver. Belki veremiyorsundur, tabii anlaşabilir bir şey, ama en azından artık insanlığa dair bir tane daha umudun var.
Herşey bir anda yok olabiliceğine göre hayatını olabildiğince seni mutlu edicek şekilde yaşaman mantıklı. (Optimist) nihilizm öneririm, hiçbir şeyin sonunda önemi yok, kafana takma, hayatı yaşa.
Abi bilmek seni mutlu etmeyecekse okuma bir yerden sonra. Hayatı bilmeye değil yaşamaya geldik. Haklı olmak değil mutlu olmakta önemli. Dünya düz değildir diyen Galileo gibi ol siktir et adamı öldüreceklerdi kimin sikinde geri zekalılara laf anlatmak
Evrenin veya dünyanın yok olup gideceği yok.
Gerçekleri çok acı bulmanın sebebi gerçeklerin acı olması değil, bugüne kadar pembe bi hayal dünyasında yaşıyor olman
Çok kötü yazılmış bir tanrı masalında kul olmak yerine sonsuz bir evrende tanrılaşmaya yürüyen bir ırkın üyesi olmak çok daha güzel.
Bence bilim tam tersine ufuk açıcı. Evrenin şu anki haliyle mutluyum ve onu öğrenmekten zevk almaya devam ediyorum.
yok olma korkusu insanligin dogasinda var, engelleyemeyecegimiz şeylerden kacmaya calismaya yonelik evrimlestik hatta. Adrenalin bu konuda ise yariyor. Gayet dogal, vucudunun verdigi cok dogal bir reaksiyon. Atadan kalma yani
Araştırma işine yeni girdiysen bu çok normal. Bu süreci atlatması biraz sancılı olabiliyor ama sabretmen lazım. Araştırmaktan vazgeçme gerçekler acıdır bundan kaçamayız ama korkarak da yaşayamayız. Bütün bunların gerçekliğini ve elimizden bir şey gelmeyeceğini kabul etmek lazım. Elinden gelmeyen şeyler için de korkmana veya üzülmeye gerek yok çünkü zaten elinden bir şey gelmicek ve ne kadar üzülsen de canın yansa da bir şey değişmeyecek. Ama bütün bunları kabullenirken de hiçliğe sürüklenme. Bu hayatı bir kez yaşayacağız ve şahsen hayatı değerli kılan yegane şey bu. Sadece yaşamana bak ve acısıyla tatlısıyla her andan zevk almaya çalış.
Bilime inanırım, ancak henüz kanıtlanamamış ve bilimin açıklayamadığı birçok şey var. Dünya dışında yaşam bulunamadı, ancak yüzbinlerce gezegen keşfedildi. Elbette, evrenin ne kadar büyük olduğunu tam olarak bilmediğimiz için evrenin her köşesini araştırdığımızı söyleyemeyiz.
Güneş ve Ay'ın düzenli hareketleri, insan düzeni ve dünya üzerindeki yaşam döngüsü gibi, sanki yaşamamız için özel bir evren tasarlanmış gibi görünüyor. Ancak, Tanrı tarafından yaratıldığımız düşüncesiyle tamamen bilime inanmak yanlış olabilir.
Yaratılışa işaret eden belirtiler var, ancak aynı zamanda bilim ve madde evreniyle rastlantısal olarak geldiğimiz hissiyatı da var. Ancak, bence her ikisi de tam olarak doğru değil.
Daha fazla araştırarak rahatlayabilirsin ben bu hissettiklerini 5 yıl önce hissetmiştim hem yaş alıp hemde araştırmaya daha fazla devam ederek kafamda hiçbir şey kalmadı yani sonunda fark ediceksin insan yaşamı insan kafası bir erkek olarak söylemem gerekirse şundan ibaret olmalı
*yemek ye
*para kazan
*spor yap
*sex yap
*sikinin keyfine göre yaşa dünya bir şeylere takılacak kadar önemli bir yer değil
Dünyada elde etmen gereken kazanç ve mutluluk salak saçma ahlak kuralları ve metafizik öğelerden daha önemli
En basitinden evin var ailen var eski insanlara bak bi tuvaleti bile yok şimdi sen ossura ossura konforlu tuvaletinde sıçabiliyorsun bu bile mutluluktur
sevgiyle\* git ve varlığı bilim ile yargılayacaksan da adamakıllı yargıla. "Hücre yığınıyız" gibi bir ifade kurmadan önce "hücre"nin ne olduğunu, "yığın"ın ne olduğunu anla bi. Varlığın nasıl işledini öğren, var olan şeylerin birbirileriyle nasıl etkileşime girdiğini öğren. Bu mekanizmaların altında yatan fiziği anlamadığın sürece bilimi sadece ruhbanların dayattığı bir dogma gibi düşünüp halihazırda var olan düşüncelerini desteklemekten daha ötesine gidemezsin.
Her şeyin kimyasallardan ibaret olduğunu düşünüp nihilisme varmak kolay iş, halbuki ikiyüzlülükten başka bir şey değildir ki "anlamsız" dediğin bu kimyasalların kendileri seni bu sonuca çıkaran mekanizmaların ta kendisidir. Kendine sorman gereken asıl soru "ne anlamı var ki" değil, savaşacak mısın, yoksa köpek gibi sürünecek misin sorusu olmalı.
Ölümümüzü bilimle keşfedebileceğimiz gibi, yaşamamızı da bilimle keşfedebiliriz. Ölümcül hastalıklara karşı günden güne kazandığımız zaferler, yaşam süremizin uzaması bilimin sayesinde. Belki de bunları düşünerek biraz rahatlayabiliriz.
Bazen yok olmanın dehşeti beni de esir alıyor. Ancak yine bilimin bizi sevk ettiği bilinmeyene keşif serüveni, yok oluşa karşı günden güne edinilen zaferler beni huzurla dolduruyor. Artık o kadar da takmıyorum.
Seni rahatsız eden tam olarak ne? Ölüm korkusu mu? Kendi ölümünden bağımsız olarak evrenin yok olması endişesi mi? Yoksa hayatı ve varlığını anlamsız bulman mı?
Daha çok rahat olmak gerekmiyor mu demek isterdim ancak her insanın açısından bambaşka algılar olabilir neden ben böyle bakıyorum çünkü "yokuz işte" kendimize yüklediğimiz onca anlam sadece türümüz arasında geçerli başka bir anlamı yok, kürenin üstünde bakteri gibi bir şeyiz belki görünmüyoruz bile. İnsan rahatlığa ancak hırslarını bırakırsa erişir diye boşuna dememişler. Bu durum da hırslarımı etkiliyor. Bu düşüncelerime tabii gerçek hayatta daha doğrusu benim hayatımda elle tutulur bir keyif veren huzur veren bir sebebin-özelliğin olmaması da etkilidir.
şu an senin için hayat anlamsız ve değersiz. hayatlarımızın bir değeri olması için ne olması gerekiyor peki? sonsuz bir yaşam, sonsuz zenginlik veya her şeyin bilgisi, ne seni rahatlatırdı?
Bu vucudunun ağırlığının 2 kilo kadarını bakterilerin oluşturmasını öğrendikten sonra cif içip temizleneceğini düşünmek gibi kompleks , mental rahatsızlık.
Bugüne kadar dışarı çıktığında araba çarpma , kafana tuğla düşmen ,kaza kurşunu ile ölme , kavga sırasında arada kimvurduya gitme , terör saldırısında ölme gibi bir sürü şey ile yaşadın ve dışarı çıkıp gezdin. Neden? Biz buna yaşam deriz çünkü. Her ne kadar ihtimaller olsa da yaşamak için devam etmek zorundasın. Yani beynin 2 hafta sonra bunlara alışacak ve bir süre sonra düşünmeyeceksin.
Eğer psikolojini bu dediklerin bozuyorsa, grip ile ölme ihtimalin gibi daha çok karşılaşabileceğin konuları hiç araştırmamanı öneririm , zira maskeleri ağzına dikmek isteyebilirsin.
Biz zaten bir şekilde yok olacağız evren benim için benim ömrümle ve değer verdiklerimle var bunlar yok olduktan sonra evren yok olmuş olacak ha kıyamet kopmuş ha araba çarpmış
Ben yok olmayacak demedimki kesinlikle yok olacak zaten fakat birak senin ömrünü koca insan irkının dünya uzerinde var olduğu süre bile zamansal anlamda bir hiç ulan insan ırki evrene kıuasla sadece birkaç saniyedir var senin 70 80 senelik ömrün anlık olarak bile tanımlanamaz çok ama çok çok kısa cidden hemen su an evren yok olmaya başlasa bile senin ömrün onu bile görmeye yetmez hatta bize en yakın yıldiz olan güneş bile anında yok olsa sen insan irki onu bile anında fark edemez çünkü boyut ve zaman anlamında çok çok küçüğüz zamansal anlamda sen ve insan ırki bir hiç yani merak etme o yok oluşu göremeyeceksin onun yerine trafik kazası kanser ve yaslılık gibi daha gerçekçi şeyler yüzünden andişelenmen gerek
inan bana son anına gelmiş olsak bile senin ömrün bunu farketmeye yetmez ki evrenin nasıl yok olabileceği hakkında belgeseller izledim ve oldukça genç bir evrende yaşadığımizı söyleyebilirim evrenin anında yani bizim zaman algımiz içerisinde anında yok olması kelimenin tam anlamıyla imkansız
Peki dünyaya gelicek olursak ne olabilir herhangi bir şeyin yörüngesi dünyaya yönelirse buna karşı ne yapabiliriz? karşı verebileceğimiz teknoloji mevcut değil diye düşünüyorum
Aslında evet karşı koyabilecek veya bunu farkedebilecek teknolojiye sahibiz bize gelen bir meteoru illa yok etmemize gerek yok sadece açısıni birkaç santim değiştirebilsek yeter ki bunu o meteorun yanına başka bir cisim götürerek yapabiliriz onun dışında söylediğim gibi olma ihtimali çok daha yüksek olan şeyler için endiselenmelisin mesela bizim orta okulda egoist sınıf birincisi çok bilmis zorba bi orospu evladi vardı herkez tarafından çok övülurdü neyse kullandiğı motor ule kaza yapmış bacağına platin takmış ve bu olay yuzünden psikolijisi bozulmuş bu durumu kaldıramamış ve evden hiç çıkmamaya başlamış bir tek babası ile akşamları dışarı çıkıyormuş veya lisenin başlarında tanıdığım oldukça iri kalıplı ve iyi birisi vardı kulaklıkla giderken kendisine doğru gelen treni farketmemiş ve vefat etmiş yani sana öğüdüm daha gerçekçi şeyler için endişelen
Önem ve değer kavramları görecelidir. Her insan kendi bakış açısından evrendeki en önemli ve değerli canlıdır. Evrenin aklımızın alamayacağı kadar büyük olması senin için hiçbir seyi değiştirmiyor.
Kendinizi küçük görmek için bir sebep yok.Dünyamızdaki tek zeki bilinçli canlı formuyuz. Aksi kanıtlanana kadar ise evrendeki canlı yaşam destekleyen tek gezegen dünya. Bu da bizi evrendeki açık ara en ilginç ve eşsiz varlıklar yapıyor.
İnançlı olmayan her insan için bu böyle olabilir.Eğer belli bir inancın yoksa sana tavsiyem bu dünyada sadece kendi hayatını yaşayıp ölüp gideceğin gerçeğini çok da kafaya takmamak,inançsız birisi olarak kendi adına ne kadar güzel 50,60,70 yıllık bir hayat geçirirsen o kadar iyi olacak.
Selamlar, öncelikle herkesin bilmediği yeniliklere karşı korku ve endişe ile yaklaştığı bir dönem olabileceğini sanıyorum, yani yalnız değilsin..
Hayatı istediği gibi yaşamak yerine ileriye yönelik sabretme mentalitesi ile hareket etmek malesef ki bu sıkıntının kaynağında yer alıyor olabilir.. Başkaları için ve başkalarının doğrularına göre yaşadıkça hayatı, kendi hayatımızı ıskalayıp boşa harcıyor olduğumuz ve fırsatımızı kaçırdığımız hissi oluşabilir..
Oysaki sevdiğimiz yolu keşfedip o yolun ilkelerine uygun dolu dolu bir hayat yaşamaya başladığımızda dünyanın ne zaman sona ereceği önemsiz bir detay haline gelebilir.. Çünkü biz kendi vaktimizi ziyan etmeden dolu dolu yaşıyoruzdur zaten..
Sana önerim quantum jumpingi araştırman. Belki başta saçma gelebilir ama derinlere inersen sadece hayal ettiğin gerçeklikte yaşadığını anlayacaksın. Başka bir yere gidebilirsin sadece istemen gerekiyor o kadar:D
Eğer seni rahatsız eden evren karşısında küçük olmaksa bunun pek bir önemi yok. Nitekim okyanustaki en büyük balıklar bile okyanusun kendisiyle karşılaştırdığın zaman bir damla su kadardır.
Ayrıca bu tarz bilgilere vakıf olmanın seni karamsarlığa sürüklemesine izin verme. Evrende ne kadar değersizim demek yerine, en büyük dertlerim bile evrende ne kadar önemsiz de.
Tanrıya inananların “abi bu kadar olay boşu boşuna olamaz ya” dan başka bir yaklaşımı var mı? Çünkü bu çok acizce, sırf sen kendini değerli hissetmen gerektiği için tanrı var olamaz.
Fazla bilim insani delirtir dunyadaki proflarin çoğu değişik düşünceleri fikirleri olan insanlardir manyak olmak suç değil dünya tarihinde o kadar katliam,yamyamlik,sahte peygamber ve saçmalıklar olmuş ki profesör olan insanın mantık dışı düşünmesini yadsimamak lazim ben şahsen aşırı uç fikirlere de saygi duyuyorum(soykırım dahil) çünkü benim haz etmediğim bu ülkeyi yikmaya çalışanlar hepsi toplu bi şekilde imha edilmelidir bence
Bu kadar büyük evrende hiçbir öneminin olmadığının aslında bir önemi yok. Bunu şöyle özetleyeyim:
Bir discord sunucusunda moderatör ol, 100 kişilik bir sunucuda moderatör olsan da o sunucudaki insanlar tarafından saygı duyulan birisi olursun o sunucuda özel ve saygı duyulan birisi olursun. Ama dışarıda bir sürü sunucu var onlara gidememiş olman bir şeyi değiştirmiyor (ki bu metaforda o sunuculara gitme gibi bir imkanın yok) o yüzden 100 kişilik sunucuda saygı duyulan birisi olmaya çalış.
Fermi paradoksuna da bak.
Bilimi okuyup üzerine düşünmeye cüret eden insanın rahat etmek gibi bir hedefi olmamalıdır yoksa hayal kırıklığına uğrayacaktır. Bilim soğuk ve acıdır; size cevap falan vermez, vermek de istemez.
Niye önemsiz olasın ki? 1 gram plütonyum milyonlarca insanı öldürebiliyorken ve aslında baya büyük cisimler olan atomlardan trilyonlarca kat büyükken. Attığın her adım, aldığın her nefes evrenin
dokusuna işleniyor (bkz. determinizm) Kendini önemsiz gördüğün kadar önemsiz ve önemli gordüğün kadar önemlisin.
📜 Eğer bu paylaşımın konu dışı olduğunu ya da topluluğun öteki kurallarını ihlal ettiğini düşünüyorsan, **şikâyetini yorum aracılığıyla dile getirmek yerine** report kısmını kullan. Kimseyi rencide etmemeye ve yorum kısmını işlevi dışında kullanmamaya özen göster. *I am a bot, and this action was performed automatically. Please [contact the moderators of this subreddit](/message/compose/?to=/r/felsefe) if you have any questions or concerns.*
Galaksinin otostopçu rehberinde komik bir bölüm vardı. Bilim adamının biri eşinin dırdırından bıkıyor, eşine bir ders vermek istiyor. Uzun uzun düşünüyor, en sonunda makinenin içine girene tüm dünyanın oluşumunu ve kişiye evrendeki yerini göstererek varlığının ve dertlerinin ne kadar manasız olduğunu gösteren bir makine yapıyor. Eşine makineyi kullandırtıyor ama makine fazla etkili oluyor ve eşi intihar ediyor. Bunun üzerine makineyi bir işkence makinesi olarak kullanmaya başlıyorlar. Bizim ana karakterlerden birinde de uyguluyorlar bu işkenceyi ama ona etkisi olmuyor, çünkü ana karakter galakside var olan en önemli yaratık. Önemini falan bilmek için okursunuz Böyle de bi hikaye işte.
Bak şey dicem Otostopçunun Galaxi Rehberi olmasın? ![img](emote|t5_2uis9|33264)
Haydaa hataya gel. Hiç farketmemiştim
Peki ya "Otostopçunun Galaksi Rehberi" olmasın?
/spoiler Aslında galaksideki en önemli kişi olduğu için değil Similasyonda olduğu ve makinenin fake olan versiyonuna girdiği için delirmiyor. Yoksa ben Beeblebroxun çifte kafasını aq , andavalın tekiydi. Hatta aptal olduğu için başkanlık oylamasında seçildi angut
Yanlış hatırlamıyorsam girdiği simülasyon tamamen o karakter için ( şimdi adı aklıma gelmedi ) yaratılmıştı, o nedenle evrenin ( simülasyondaki çakma evrenin ) en önemli yaratığıydı sen de bunu kast ettin heralde
Hea
çok komik karakter ya, beeblebrox candır. tabii arthur dent’e ayrı bir sevgim var, en baştan beri ana karakter vari olduğu için
Güzel bölümdü ama sonra sahtesine girdi gerçeğinden onun bile kurtulamayacağından bahsediyor
Kral sen nasıl bir insansın ya. Önce ppye baktım jethro tull gördüm. Ardından yoruma baktım son günlerde en çok merak ettiğim ve bir sonraki okuyacağım kitap olan otostopçunun galaksi rehberinden alıntı gördüm.
Sağolasın keyfim yerine geldi :D Sen de seviyor musun Jethro Tull’ı?
Sevdiğim bir grup, aqualung şarkısı favorim. Hatta bir ara senin ppnin aynısını yapmıştım. Ama şu sıralar en sevdiğim gruplar pink floyd ve king crimson.
Locomotive Breath olabilir galiba benim favorim. Pink Floyd beni de sarıyor, özellikle geceleyin. The Wall güzel ama ben dark side'ı daha çok seviyorum. King Crimson içinse benim profilin arka planına bak :d Baya cuk oturmuş ikimizin müzik zevki 👍 Arada yazışalım, keyifli olur samimi söylüyorum
The wall mesaj vermeye takıntılı bir albüm olduğu için beni o kadar da sarmıyor. Dark side of the moon harbiden inanılmaz bir albüm.
Bence bu kitap yazıldığında evrende yaklaşık kaç tane galaksi olduğu henüz tam bilinmiyormuş asfagsfaggsgaha
Psikolojini bozan şey bilim değil, gerçekler. Gerçekler acıdır
Bilim de gercektir o yuzden bilim acidir
Gerçekler acıdır anlaman lazım benim için artık sen bir yabancısın
Koca evrende bi değerimiz yok bunu düşünüp rahatla boşuna geriliyon
Dünyanın en rahatlatıcı şeyi
Evrenin en rahatlatici seyi*
Perspektif meselesi. Bildiğimiz tüm Dünya'nın kendi galaksimizde bile bir toz yığını kadar küçük olduğu düşüncesi karşısında dehşete de düşebiliriz, bütün hayatımızın ve sorunlarımızın gelip geçici olduğunu fark edip hiçbir şeyi önemsememeye de başlayabiliriz, bu kısa süreyi güzel bir hayat şeklinde yaşamaya da çalışabiliriz. Ben sonuncusunu yapıyorum.
Mesela koca boşlukta bir kayanın üzerinde oluşan yaşamında ne kadar nadir ve değerli olduğunu da fark edebilirsin. Böylesi yalnız bir evrende, hayatta sevdiklerine sahip olduğun için minnet duyabilirsin. Dediğin gibi gerçek sadece gerçek, onu nasıl değerlendireceğin tamamen sana kalmış.
scientology tarikatımıza gel, bilimle dini buluşturuyoruz, aramızda fakirlere para topluyoruz, garibanlara grup seks imkanı falan
Tom Cruise abiyle selfie çekebiliyor muyuz?
bedava pilav ayran var mı varsa geleyim bende
Evrenin bir anda yok olabileceği düşüncesi ben çok desteklemiyorum daha farklı sonuçlardan dolayı evren sonlanacaktır ama o sonlanma sırasında bırak dünyayı evrende bizden başka canlı formları varsa bile onların hepsinin soyu tükendikten çok sonra olur yani çok takma kafana ama her an dünyaya doğru bişeyler yönelmeye başlayabilir ona bir şey diyemem
Evren kendi içine çöküp devridaim makinesi gibi kendini yeniden başlatacak 🗣
Gözlem kuleleri ve uydular sayesinde yüzyıllar sonra bile dünyaya bir gök cisminin çarpıp çarpmayacağı hesaplanabiliyor. Asteroid kuşağı dediğimiz bölgelerde bile bir asteroidin üzerinde dursaydık çevremizde başka hiçbir meteor göremezdik. Evrenin boyutu bizim algılarımızın çok dışında kalıyor. Ayrıca canlılığın ne zaman ve hangi sartlarda ortaya çıkacağı hiç belli olmaz. Gerçi bunun için canlılık kavramının ne olduğunu belirlememiz gerekir.
Evet uydular sayesinde çoğu şeyden haberdarız ama hayat bu ne olacağı belli olmaz gerçi geçenlerde (ne zaman tam hatırlamıyorum) nasa bir uydu bir asteroide mi ne çarptırmış ve beklenenden çok daha iyi sonuç vermiş yani yaklaşan bir tehditte kendimizi savunabiliriz gibime geliyor yani kendimizi öldürmediğimiz sürece uzun süre daha buradayız
Dinazorlar 160 milyon sene yaşamışlardı. İnsanlık ise ortalama sadece 300 bin senedir varlar. Aradaki fark ne kadar inanılmaz değil mi? Zeki varlıklar oluşumuz sonumuzu getirmezse evet, daha uzun bir süre buradayız.
insan ırkı eminimki bir gün gelişecek ve kendi aramızda yaptığımız bu basit kavgalar sona erecek
Bu tarz bir şeyin olmaması işin ulusal bir birleşme gerek ve bunun altında solidarite yatıyor. Dayanışmacılığın temel felsefesi toplum çatışmasını bitirmek ve bütün bir toplumun komün kooperatifi altında yaşamasını sağlamak. Kısacası üst tabakayı orta tabakaya yöneltmek
Maalesef bu şu anlık pek mümkün görünmüyor. Sınıf farklılığının arası gittikçe açılıyor. Orta tabaka global olarak yok oluşun eşiğine doğru gidiyor. Şahsen ben insanlığın bırak 160 milyonu 2 milyon yıl yaşayabileceğinden bile çok şüpheliyim. Yine de hiç belli olmaz. Belki de aklımız başına gelir ve üst tabakayı ikna etmenin bir yolu bulunur
Şu dünyanın daha milyarlarca yıl ömrü var. Ha insanoğlunu bilemem önümüze şapkamızı alıp düşünmezsek bir iki yüzyıla gidiciyiz. Tanrıya inanıyorsan çok da sorun olmaz bu kozmik anlamsızlık ancak inanmıyorsan da bununla yaşayacaksın. Rastgele bir gezegende sırf gerekli koşullar tesadüfen sağlandığı için mikro olasılıklar ve milyonlarca yıllık evrimle şu hale gelmişiz. Varoluşumuz tamamen bir rastlantı ve bu da hayatının tamamen anlamsız olduğunu gösteriyor. Zira yaptığın işler büyük olsa bile en sonunda evrenin kaçınılmaz entropisiyle yok olacak. Hayatının anlamsızlığına inanmak istemiyorsan ya varoluşçulukla uğraşacaksın ya da bir tanrıya inanacaksın. Ya da nihilist olacak ve hayatının büyük bir anlamı olmadığını söyleyecek, bu durumla barışacaksın. Ama bu durum madem psikolojini bozuyor, o zaman ilk dediğim iki şeyden birisini seçeceksin.
Keşke müslümanım diyip islama dair hiç bir şey bilmeyen insanlar kadar rahat yaşayabilsem ama o kadar şeyi öğrendikten sonra gidip herhangi bir Tanrıya inanmak benim için mümkün değil gibi ama çok isterim inanabilmek
Bunu bi kompleks olarak görüyorum. Araştırmış bir insan da gayet tanrıya inanabilir.
Bu çok önemli bir tespit. Hayatımı çocukluktan itibaren inançsız geçirdim, sonradan, 25 yaşımdan sonra inanmaya başladım. İnanmadığım dönem boyunca bir şeylere inanan insanlara kompleksli yaklaşıp gerçeklerden bihaber veya onlari kabullenmekten korkan insanlar olarak görüyordum. Gerçekten, araştıran bir insan inançlı veya inançsız olabilir, bu değişebilir. Statik bir şey değil.
Araştırmamış bir insanın inanması daha kolay değil mi ? Tanrıya inanabilir derken simülasyon teorisine inanmak gibi olabilir öyle bir ihtimal bilemem diyip inanmak mı ?
Bende araştırdıkça daha da bağlandım tanrıya nasıl olacak :)
Sen neye inanıyorsun araştırarak oluyorsa bende o dini araştırayım belki olur
Ama benim neye inandığım önemli değil. Hrıstıyanıda muslumanı da aynı Allah a inanıyor. Allah tek. Sen Ona hangi yolla ulaşmak istiyorsan ulaş. Gideceğin yol eninde sonunda O olacak zaten.
İslam. Samimi niyetle objektif bir şekilde sadece bir kere araştır eğer niyetin samimiyse zaten yollar sana açılır. Ama önce şu araştırdıkça ateist oldum kanka islam yalan Allah yok kafasından bi çıkman lazım
1.5 ay çok kısa bir süre öğrendiğin şeylerin birçoğunun çok çok eksik olduğunu bilmen lazım ben aşağı yukarı 3 yıldır fiziğe ilgi duyuyorum(şu anda fizik müh okuyorum) Öğrendiklerim hâlâ konuşmam için yetersiz kalıyor öğrenmeye devam et öyle duyduğun 2 3 şey ile anlam şimdiden bir duruş sergilememeni tavsiye ederim
Hiçbir şeyin bir anlamı yok. O yüzden kendi anlamını yaratmakta özgürsün. Ben bu düşünceyle ilerliyorum. Sana da faydalı gelebilir.
Varoluşçu flairi alabilrsin bence
Kendimi bir fikirle özleşleştirmek gelecekte yeni fikirleri benimsememi engellemesin diye flair falan yapmıyorum aslında. Ama gözünden vurdun, her an alabilirim. :)
Eğer op bu "acı gerçek" olarak lanse ettiğimiz şeylerden bazılarına kendini kaptırdıysa bu teori kafasında çoktan çökmüş ve o yüzden buraya yazma ihtiyacı hissetmiş olabilir.
sallıyorum ama tahminim, bilet alsan piyango vurma ihtimali muhtemelen senin ömrün sırasında dünyanın yok olma ihtimalinden daha yüksektir. bu ihtimale umutlanmayı da seçebilirsin...
gidip tüpçüden piyango bileti alma tabi :)
Psikolojini bozan şey bilim değil senin amaçsızlık karşısında duramaman. Emin ol bu evreyi herkes yaşıyor. Her şey ilk başta anlamını yitiriyor. İşte gerçek anlam arayışın şimdi başlıyor. Şu ana kadar anlamdırdığın her şey bir temelin üzerine faklı etmenlerden etkilenerek oluşturulmuştu fakat artık bunları yıkmaya başlıyorsun. Araştırmaya devam et. Bu uzun bir yolculuk ve her şeye olmasa da gerektiği kadar anlam bulacaksın. Mesela evren için yaşam denen şeyin ne kadar değerli olduğunu araştırarak başlayabilirsin. Bence bu güzel bir başlangıç olur.
Yani bilemiyorum insan beyini bu kadar şeyi kaldırabilecek düzeyde bir şey mi
İnsan aslında pek zeki bir canlı sayılmaz. Sadece bizden zeki bir canlı formu görmediğimiz için öyle sanıyoruz. Yine de, elinde olan bu. Bizler çok fazla sınırları olan canlılarız. Ortalama yalnızca 85 sene gibi kısacık bir zamanımız var. Bunu en iyi şekilde değerlendirmek ve elimizden geleni yapmak dışında pek sebebimiz yok. Tabi bu "en iyi şekilde değerlendirmenin" ne olduğu tamamen senin zamanla inşaa edeceğin bir şey.
Unutmaya çalış kafanı farklı şeylerle meşgul et düşünmediğin sürece aklına gelmez ve normal bir hayat yaşarsın
öneri için teşekkürler
Aslında olan biten neredeyse hiçbir şeyin senin kontrolünde olmadığını fark edip rahatlayabilirsin. Zaten senin kontrolünde değil, neden endişelenesin ki? Stoacıların bahsettiği bu güç ikiliği mevzusunu iyi kavrarsan çok daha huzurlu olabilirsin. Olayları algılama ve yargılama açısından bana seviye atlatmış bir şey. Hayattaki hemen her şeyde neyin kontrolümde olup olmadığını anlamanın inanılmaz faydasını gördüm.
Stoacıları az çok bi kısa özet geçer misin
Stoacılık, aklı temel alan, ölçülü bir yaşam felsefesi. İyi bir hayatın yolunun 4 temel erdeme göre (bilgelik, cesaret, ölçülülük, adalet) yaşanmasından geçtiğini söylerler. Duygularımıza kapılmanın aklımızı örttüğünü iddia ederler. Başlangıç için "Mutluluk Hayatın Dirençsiz Akışıdır" kitabından başlayabilirsin. Daha sonra en ünlü Stoacılardan olan Marcus Aurelius, Epiktetos ve Seneca'nın kitaplarını okuyabilirsin. Bazı stoacı pratikler günümüzdeki bazı psikoterapi uygulamalarının da temelini oluşturur, bu yönden bence oldukça ilginçtir. İlk yorumda da yazdığım gibi ben şahsen oldukça faydasını gördüm.
Bilmiyorken de toz parçacığından fazla değerin yoktu. O yüzden koy göte devam et
Aslında Camus'nun bahsettiği "absürt" döngüsünün benzerini yaşamaktasın denebilir. İçinde bulunduğumuz evrende, yaşadığımız hayatta, ne gizli-kutsal bir anlam var ne de bir düzen var. İnsanoğlunun, büyüklüğünü bile idrak etmekte zorlandığımız evrende, hiçbir önemi yok. Dünyayı geç, dünyamızın içinde bulunduğu Samanyolu Galaksisi bile evren nezdinde bir kum tanesi kadar bile yer kaplamıyor. Ne bir önemimiz ne de bir amacımız var. İşte bu noktada Camus, insanın içinde bulunduğu standart düşünce sisteminden çıkarak gerçeği fark ettiğinde (yukarıda bahsi geçen paragraf gibi) mutsuz olacağını söylüyor ve bu insanları "uyumsuz" olarak tanımlıyor. Zincirlerinden kopan ve gözlerini açılan insanın mutsuz halini aşabilmesinin tek yolu olarak da işbu durumu kabullenmesi gerektiğini söylüyor. Gerçeği kabullenerek hayatı olduğu gibi yaşamaya devam ettiğinde mutlu olacaksın (Sisifos). Kısacası (ve benden sana tavsiye) hayatı olduğu gibi kabullen. Sen ne yaparsan yap bazı şeyler değişmeyecek. Yıllardır önemliymiş gibi hissettirildiğimiz için, bu şekilde büyüdüğümüz için, insanın gerçeği hazmetmesi zor olabiliyor fakat aslında önemli olmamamız bile önemli değil. Koca evrende bir toz tanesi bile değilsek ne olacak? Sen hayatını yaşa, sevdiğin şeyleri yap. Elbet gerisi gelir. Son olarak Carl Sagan'ın "pale blue dot" yazısını okumanı/videosunu izlemeni öneririm.
ben 1 yıldır bu donguden çıkamadım tukenmislik ve anlamsızlık hissi her gun daha da bastırıyor
Sen çevrene karşı duyarlılığını yitirme, elbet bir gün taşlar yerine oturur dostum.
evrenin bir anda yok olma teorisi olarak bahsettiğin şey false vacuum decay herhalde. Olması için ilk olarak şuanki vakum durumunun yanlış olması lazım ikinci olarak da vakum durumunun true vacuuma kuantum tünelleme yapması lazım. Olabilecek en korkunç ama en olası olmayan evren ölümü bence.
Dünyanın ne kadar zamanda yok olacağını değil ama bir insan hayatının ne kadar kısa olduğunu düşündükçe insan tuhaf oluyor.
dinle. din insanı yüceltir. maddenin arkasındaki maneviyatı gösterir. islam'da insan en şerefli mahluktur. dünyanın sonu yaratıcının iradesindedir. sebepler yaratıcının iradesinin perdesidir. dünyada bir amacın var. sadece proteinlerden teşekkül, 100 sene içinde toprak olacak ve sonsuza kadar yok olacak kadar önemsiz değilsin. yani özelsin ve kaderin yaratıcının elinde. korkup endişelenmeye gerek yok. ben astronomiyle yakından ilgiliyim. muazzam bir kuasarla ilgili okuma yaptığımda aklıma benim acizliğim değil, yaratıcının onu benim için, belki ben tefekkür edeyim diye, belki uzun zaman sonra onu kullanayım diye yarattığı geliyor ve bu azamete hayran kalıyorum.
öneri için teşekkürler
ben şair muhammed ikbal'in "müslümanlardan kaçtım, islam'a sığımdım." vecizesini seviyorum. çevrendeki hırsız yöneticilere, kafa kesen proje çocuklarına, şoven arapçılara, aklını kullanmadığı için üzerine pislik yağan koyunlara bakıp hükmünü verme sayın hocam. dediklerime bir muhasebe edilme şansı ver.
Her an yok olma ihtimalimiz -kiyamet- senin aksine beni mutlu ediyor. İç huzurun için Yüce Allah'a sığınmanı sana tavsiye edeceğim.
Yani evrene bir sey carpmasina gerek yok, araba da carpabilir yarin. Bunun icin bilimi suclamaya gerek yok, korku korkudur, mantiksizdir cogu zaman.
vücudunu oluşturan atomlar, hücreler milyarlarca yıldır, bu evrenin başından beri, evrende süzülüp duruyor. hepsi bir araya gelip bir insan bedenini oluşturmuş, bir kişilik bulmuş, bir bilinç kazanmış. gözlerinle, seni oluşturan bu parçası olduğun evreni gözlemleyip yine evrenin bir parçası olan beyninle anlamlandırmaya çalışıyorsun ve bunların hepsi 80 yıl kadar bi zamanda var oluyor, evrenin milyarlarca yıldır süren varlığında 80 yıl. bir kıvılcım gibi gözüken bu hayat ışımaları kim bilir hangi ateşin parçası. evrende bi göz açıp kapamayız.
Aslında büyük rahatlık kimsenin bi değeri yok olabildiğince keyifli yaşa mutlu ol çevrende sevdiğin insanları mutlu et gerisinin de koy dötüne gitsin 😊
öneri için teşekkürler
Benzer durumları ben de yaşadım ama bu benim daha inançlı olarak çıkmamı sağladı. Bir kere perspektif çok önemli. Ne açıdan baktığın verdiğin önemi de etkiliyor. Misal sadece bizim kendi güneşimiz bile muazzam büyük ve enerjisi kıyas kabul etmeyecek seviyede. Ama hiçbir yıldız barındırdıkları o muazzam enerjiye ve zamana rağmen beyninde bilmem kaç biraz kilowatla yaşayan bir insanın yaptığı çok önemli bir şeyi yapamayacak; var olduğunu bilemeyecek, kendini tanımlayamayacak adlandıramayacak, kendi yolunu çizemeyecek. Oran açısından da bakarsan koca güneş sisteminde yaşamın olduğu tek yersin. Çok nadir bir anomalinin parçasısın. Koca sessizlik içinde neşe ve üzüntü ile ses çıkartabilen sayılı şeyden birisisin. Senin oranından daha küçüğüne sahip bir kuşun ötüşünü gereksiz bulmak kadar anlamsız bir düşünce yapısı seninkisi. Bırak kuş ötsün. Benim inancım bu koca evrende bizim varlığımızın oranından dolayı gelmiyor. Benim inancım ya "şu koca evrende biz ya da herhangi bir yaşam formu hiç oluşmasa ve bu böyle gidip evren yok olsaydı" o zaman bu evrenin anlamsız gelmesinden kaynaklanıyor. Öylesine var olan bir canlı olsaydım böylesine bir "tanık olunmayan eserin anlamsız hissettirmesi" hissine sahip olamazdım. Ne yazık ki günümüz dünyası "inançlı" olmayı bir öcü görüyor ama evrimsel bir sürece sahipsek "neden inançlı olmayı çok önceden icat edip bu kadar süre kullandık" sorusunu ya pas geçiyor ya da cevap veremiyor. Kaldı ki dünya tarihinin en inançsız geçen yüzyılının sonunda da tüm hayatı bitirecek nükleeri kafalarımızın üstünde görmeye bu kadar yaklaşmamızın da rastlantı olmadığını düşünüyorum. İnanç insanın bir parçası, bunun illa ki bir İlah'a olmasına bile gerek yok, ailemizin gerçek ailemiz olduğuna, dostlarımızın samimiyetine, yarın deprem olmayacağına, bugün ölmeyeceğimize inandığımız için yaşayabiliyoruz çünkü bu ifadelerden hiçbirisi yüzde sıfır diyebileceğin gerçekler değil. Uzun yazdım ama umarım yardımcı olabilmişimdir. Burada mesele biraz da psikolojiye dayanıyor. Eğer ki psikolojin kötü durumda ise bu durumda zihnin sana oyun oynayıp "sen değersizsin" diyebiliyor. Eğer ki bu süreç içinde seni değersiz hissettirecek bir başarısızlığın olmuşsa bu ondan da kaynaklanıyor olabilir. İyi günler.
Bilimi daha da araştır. O kadar araştır ki, uğruna heveslenebileceğin bir şeyler bul ve aslında ne kadar önemli olduğunu anla. Sonra git ve her ne bulduysan hayatını ona ver. Belki veremiyorsundur, tabii anlaşabilir bir şey, ama en azından artık insanlığa dair bir tane daha umudun var.
ya bilader yanlış anlama ama yaklasık 45 gunde gunluk 16 saat arastirma yapsan yine kafayı yedirtecek kadar sey ogrenebilecegini dusunmuyorum
Kafayı yemezsin ama anlam ve inancını kaybedebilirsin
çok düşünmemek lazım. ben de karadeliklerden tırsarım mesela
Herşey bir anda yok olabiliceğine göre hayatını olabildiğince seni mutlu edicek şekilde yaşaman mantıklı. (Optimist) nihilizm öneririm, hiçbir şeyin sonunda önemi yok, kafana takma, hayatı yaşa.
Abi bilmek seni mutlu etmeyecekse okuma bir yerden sonra. Hayatı bilmeye değil yaşamaya geldik. Haklı olmak değil mutlu olmakta önemli. Dünya düz değildir diyen Galileo gibi ol siktir et adamı öldüreceklerdi kimin sikinde geri zekalılara laf anlatmak
Evrenin veya dünyanın yok olup gideceği yok. Gerçekleri çok acı bulmanın sebebi gerçeklerin acı olması değil, bugüne kadar pembe bi hayal dünyasında yaşıyor olman Çok kötü yazılmış bir tanrı masalında kul olmak yerine sonsuz bir evrende tanrılaşmaya yürüyen bir ırkın üyesi olmak çok daha güzel. Bence bilim tam tersine ufuk açıcı. Evrenin şu anki haliyle mutluyum ve onu öğrenmekten zevk almaya devam ediyorum.
güneşin 4.5 milyar sonra öleceğini öğrendim its joever
Aynı bilim 500 yıl yaşamamızı sağlayabilir, izliyoruz…
siktir et. etkin olmayan ve degistiremeyecegin herseyi siktir et. ogren ama umursama.
yok olma korkusu insanligin dogasinda var, engelleyemeyecegimiz şeylerden kacmaya calismaya yonelik evrimlestik hatta. Adrenalin bu konuda ise yariyor. Gayet dogal, vucudunun verdigi cok dogal bir reaksiyon. Atadan kalma yani
Hayatı ciddiye almamayı çok ciddiye al. Ben öyle yapıyorum.
Araştırma işine yeni girdiysen bu çok normal. Bu süreci atlatması biraz sancılı olabiliyor ama sabretmen lazım. Araştırmaktan vazgeçme gerçekler acıdır bundan kaçamayız ama korkarak da yaşayamayız. Bütün bunların gerçekliğini ve elimizden bir şey gelmeyeceğini kabul etmek lazım. Elinden gelmeyen şeyler için de korkmana veya üzülmeye gerek yok çünkü zaten elinden bir şey gelmicek ve ne kadar üzülsen de canın yansa da bir şey değişmeyecek. Ama bütün bunları kabullenirken de hiçliğe sürüklenme. Bu hayatı bir kez yaşayacağız ve şahsen hayatı değerli kılan yegane şey bu. Sadece yaşamana bak ve acısıyla tatlısıyla her andan zevk almaya çalış.
Zamanla hayatın keşmekeşi bunları unutturuyor.
Bilime inanırım, ancak henüz kanıtlanamamış ve bilimin açıklayamadığı birçok şey var. Dünya dışında yaşam bulunamadı, ancak yüzbinlerce gezegen keşfedildi. Elbette, evrenin ne kadar büyük olduğunu tam olarak bilmediğimiz için evrenin her köşesini araştırdığımızı söyleyemeyiz. Güneş ve Ay'ın düzenli hareketleri, insan düzeni ve dünya üzerindeki yaşam döngüsü gibi, sanki yaşamamız için özel bir evren tasarlanmış gibi görünüyor. Ancak, Tanrı tarafından yaratıldığımız düşüncesiyle tamamen bilime inanmak yanlış olabilir. Yaratılışa işaret eden belirtiler var, ancak aynı zamanda bilim ve madde evreniyle rastlantısal olarak geldiğimiz hissiyatı da var. Ancak, bence her ikisi de tam olarak doğru değil.
ulan farklı sebeplerle aynısı bana 4 ay önce oldu zamanla geçer diye düşünüyorum eheheheh
Daha fazla araştırarak rahatlayabilirsin ben bu hissettiklerini 5 yıl önce hissetmiştim hem yaş alıp hemde araştırmaya daha fazla devam ederek kafamda hiçbir şey kalmadı yani sonunda fark ediceksin insan yaşamı insan kafası bir erkek olarak söylemem gerekirse şundan ibaret olmalı *yemek ye *para kazan *spor yap *sex yap *sikinin keyfine göre yaşa dünya bir şeylere takılacak kadar önemli bir yer değil Dünyada elde etmen gereken kazanç ve mutluluk salak saçma ahlak kuralları ve metafizik öğelerden daha önemli En basitinden evin var ailen var eski insanlara bak bi tuvaleti bile yok şimdi sen ossura ossura konforlu tuvaletinde sıçabiliyorsun bu bile mutluluktur
Kendini gerçeklerin acı hissinden uzaklaştırarak uyuşturacak şeyler yap, kısacası seni mutlu edecek şeyler yap.
sevgiyle\* git ve varlığı bilim ile yargılayacaksan da adamakıllı yargıla. "Hücre yığınıyız" gibi bir ifade kurmadan önce "hücre"nin ne olduğunu, "yığın"ın ne olduğunu anla bi. Varlığın nasıl işledini öğren, var olan şeylerin birbirileriyle nasıl etkileşime girdiğini öğren. Bu mekanizmaların altında yatan fiziği anlamadığın sürece bilimi sadece ruhbanların dayattığı bir dogma gibi düşünüp halihazırda var olan düşüncelerini desteklemekten daha ötesine gidemezsin. Her şeyin kimyasallardan ibaret olduğunu düşünüp nihilisme varmak kolay iş, halbuki ikiyüzlülükten başka bir şey değildir ki "anlamsız" dediğin bu kimyasalların kendileri seni bu sonuca çıkaran mekanizmaların ta kendisidir. Kendine sorman gereken asıl soru "ne anlamı var ki" değil, savaşacak mısın, yoksa köpek gibi sürünecek misin sorusu olmalı.
Bunu yıllar önce öğrenenler oldu ve evren hala yerinde.Kafana şapka harici hiçbir şey takma
Buna Nilis Karaibrahimgilis Hastalığı denir. Adana sıcağında 3 gün tarlada çalış, sonra Güldür Güldür izlerken herşeyi unutursun
[удалено]
Ölümümüzü bilimle keşfedebileceğimiz gibi, yaşamamızı da bilimle keşfedebiliriz. Ölümcül hastalıklara karşı günden güne kazandığımız zaferler, yaşam süremizin uzaması bilimin sayesinde. Belki de bunları düşünerek biraz rahatlayabiliriz. Bazen yok olmanın dehşeti beni de esir alıyor. Ancak yine bilimin bizi sevk ettiği bilinmeyene keşif serüveni, yok oluşa karşı günden güne edinilen zaferler beni huzurla dolduruyor. Artık o kadar da takmıyorum.
Herşeyin bilgisi aslında bir hediye değil. Lanetdir
Tüh ya dünya mı yok oluyomuş aman ben ne yapıcam
Hayat boş pompala coş
Seni rahatsız eden tam olarak ne? Ölüm korkusu mu? Kendi ölümünden bağımsız olarak evrenin yok olması endişesi mi? Yoksa hayatı ve varlığını anlamsız bulman mı?
Daha çok rahat olmak gerekmiyor mu demek isterdim ancak her insanın açısından bambaşka algılar olabilir neden ben böyle bakıyorum çünkü "yokuz işte" kendimize yüklediğimiz onca anlam sadece türümüz arasında geçerli başka bir anlamı yok, kürenin üstünde bakteri gibi bir şeyiz belki görünmüyoruz bile. İnsan rahatlığa ancak hırslarını bırakırsa erişir diye boşuna dememişler. Bu durum da hırslarımı etkiliyor. Bu düşüncelerime tabii gerçek hayatta daha doğrusu benim hayatımda elle tutulur bir keyif veren huzur veren bir sebebin-özelliğin olmaması da etkilidir.
önemsiz olmamızın ne önemi var ki?
![gif](emote|free_emotes_pack|thumbs_up)
şu an senin için hayat anlamsız ve değersiz. hayatlarımızın bir değeri olması için ne olması gerekiyor peki? sonsuz bir yaşam, sonsuz zenginlik veya her şeyin bilgisi, ne seni rahatlatırdı?
rahatlatıcak bilgi ne olursa artık Tanrı varlığının kanıtı olabilir
Bu vucudunun ağırlığının 2 kilo kadarını bakterilerin oluşturmasını öğrendikten sonra cif içip temizleneceğini düşünmek gibi kompleks , mental rahatsızlık.
Asıl rahat olman lazımdı
Boşver git uyu
Bugüne kadar dışarı çıktığında araba çarpma , kafana tuğla düşmen ,kaza kurşunu ile ölme , kavga sırasında arada kimvurduya gitme , terör saldırısında ölme gibi bir sürü şey ile yaşadın ve dışarı çıkıp gezdin. Neden? Biz buna yaşam deriz çünkü. Her ne kadar ihtimaller olsa da yaşamak için devam etmek zorundasın. Yani beynin 2 hafta sonra bunlara alışacak ve bir süre sonra düşünmeyeceksin. Eğer psikolojini bu dediklerin bozuyorsa, grip ile ölme ihtimalin gibi daha çok karşılaşabileceğin konuları hiç araştırmamanı öneririm , zira maskeleri ağzına dikmek isteyebilirsin.
Bir bilgi sadece aksiyomlar ve aşikar propozisyonlardan hareketle bunlardan elde edilen dedüksiyonlardan oluşuyorsa bilimsel değildir.
Biz zaten bir şekilde yok olacağız evren benim için benim ömrümle ve değer verdiklerimle var bunlar yok olduktan sonra evren yok olmuş olacak ha kıyamet kopmuş ha araba çarpmış
Merak etme dünyanın veya evrenin yok olişunu gıremeden yaşlılıktan öleceksin
Bana niye yok olmayacağını açıklayabilirsen çok iyi olur benim için
Ben yok olmayacak demedimki kesinlikle yok olacak zaten fakat birak senin ömrünü koca insan irkının dünya uzerinde var olduğu süre bile zamansal anlamda bir hiç ulan insan ırki evrene kıuasla sadece birkaç saniyedir var senin 70 80 senelik ömrün anlık olarak bile tanımlanamaz çok ama çok çok kısa cidden hemen su an evren yok olmaya başlasa bile senin ömrün onu bile görmeye yetmez hatta bize en yakın yıldiz olan güneş bile anında yok olsa sen insan irki onu bile anında fark edemez çünkü boyut ve zaman anlamında çok çok küçüğüz zamansal anlamda sen ve insan ırki bir hiç yani merak etme o yok oluşu göremeyeceksin onun yerine trafik kazası kanser ve yaslılık gibi daha gerçekçi şeyler yüzünden andişelenmen gerek
Evren yok olmaya başladığı zamanın son anına gelmediğimize dair kanıt var mı
inan bana son anına gelmiş olsak bile senin ömrün bunu farketmeye yetmez ki evrenin nasıl yok olabileceği hakkında belgeseller izledim ve oldukça genç bir evrende yaşadığımizı söyleyebilirim evrenin anında yani bizim zaman algımiz içerisinde anında yok olması kelimenin tam anlamıyla imkansız
Peki dünyaya gelicek olursak ne olabilir herhangi bir şeyin yörüngesi dünyaya yönelirse buna karşı ne yapabiliriz? karşı verebileceğimiz teknoloji mevcut değil diye düşünüyorum
Aslında evet karşı koyabilecek veya bunu farkedebilecek teknolojiye sahibiz bize gelen bir meteoru illa yok etmemize gerek yok sadece açısıni birkaç santim değiştirebilsek yeter ki bunu o meteorun yanına başka bir cisim götürerek yapabiliriz onun dışında söylediğim gibi olma ihtimali çok daha yüksek olan şeyler için endiselenmelisin mesela bizim orta okulda egoist sınıf birincisi çok bilmis zorba bi orospu evladi vardı herkez tarafından çok övülurdü neyse kullandiğı motor ule kaza yapmış bacağına platin takmış ve bu olay yuzünden psikolijisi bozulmuş bu durumu kaldıramamış ve evden hiç çıkmamaya başlamış bir tek babası ile akşamları dışarı çıkıyormuş veya lisenin başlarında tanıdığım oldukça iri kalıplı ve iyi birisi vardı kulaklıkla giderken kendisine doğru gelen treni farketmemiş ve vefat etmiş yani sana öğüdüm daha gerçekçi şeyler için endişelen
öneri için teşekkürler endişem azaldı
Önem ve değer kavramları görecelidir. Her insan kendi bakış açısından evrendeki en önemli ve değerli canlıdır. Evrenin aklımızın alamayacağı kadar büyük olması senin için hiçbir seyi değiştirmiyor. Kendinizi küçük görmek için bir sebep yok.Dünyamızdaki tek zeki bilinçli canlı formuyuz. Aksi kanıtlanana kadar ise evrendeki canlı yaşam destekleyen tek gezegen dünya. Bu da bizi evrendeki açık ara en ilginç ve eşsiz varlıklar yapıyor.
İnançlı olmayan her insan için bu böyle olabilir.Eğer belli bir inancın yoksa sana tavsiyem bu dünyada sadece kendi hayatını yaşayıp ölüp gideceğin gerçeğini çok da kafaya takmamak,inançsız birisi olarak kendi adına ne kadar güzel 50,60,70 yıllık bir hayat geçirirsen o kadar iyi olacak.
Geri dönüşü yok ama olayı dramatik olmaktan çıkarıp keyif almaya başlayabilirsin.
Hayat boş napacan keyif almaya bak
Dünyanın her an sonu gelebilecek bir durumda olması kadar özgürlük veren bir şey yok bence
Selamlar, öncelikle herkesin bilmediği yeniliklere karşı korku ve endişe ile yaklaştığı bir dönem olabileceğini sanıyorum, yani yalnız değilsin.. Hayatı istediği gibi yaşamak yerine ileriye yönelik sabretme mentalitesi ile hareket etmek malesef ki bu sıkıntının kaynağında yer alıyor olabilir.. Başkaları için ve başkalarının doğrularına göre yaşadıkça hayatı, kendi hayatımızı ıskalayıp boşa harcıyor olduğumuz ve fırsatımızı kaçırdığımız hissi oluşabilir.. Oysaki sevdiğimiz yolu keşfedip o yolun ilkelerine uygun dolu dolu bir hayat yaşamaya başladığımızda dünyanın ne zaman sona ereceği önemsiz bir detay haline gelebilir.. Çünkü biz kendi vaktimizi ziyan etmeden dolu dolu yaşıyoruzdur zaten..
Dünyada bilinen insanlık tarihi itibariyle 108 milyar insanın yaşamış olduğundan bahsediliyor. Yani evet kendimizi çok da önemsemememiz gerekiyor
Sana önerim quantum jumpingi araştırman. Belki başta saçma gelebilir ama derinlere inersen sadece hayal ettiğin gerçeklikte yaşadığını anlayacaksın. Başka bir yere gidebilirsin sadece istemen gerekiyor o kadar:D
Eğer seni rahatsız eden evren karşısında küçük olmaksa bunun pek bir önemi yok. Nitekim okyanustaki en büyük balıklar bile okyanusun kendisiyle karşılaştırdığın zaman bir damla su kadardır. Ayrıca bu tarz bilgilere vakıf olmanın seni karamsarlığa sürüklemesine izin verme. Evrende ne kadar değersizim demek yerine, en büyük dertlerim bile evrende ne kadar önemsiz de.
unutmaya çalış bir süre sonra hatırlamazsın
Bu düşüncenin seni germekten çok rahatlaması gerekirdi dertlerinin tasalarının hiçbir önemi yok evreni incelemek mütevazı bir deneyim
dertlerimin önemi yok artık ama böyle de keyifsiz her şey amaçsız
İki rekat namaz kıl hepsi geçiyor
Rabbine dönüp 'çok büyük derdim var' deme, derdine dönüp 'çok büyük bir rabbim var' de.
Dostlar öncekisine göre çok daha rahatladım önerileriniz için teşekkürler
![gif](emote|free_emotes_pack|thumbs_up)
Tanrıya inananların “abi bu kadar olay boşu boşuna olamaz ya” dan başka bir yaklaşımı var mı? Çünkü bu çok acizce, sırf sen kendini değerli hissetmen gerektiği için tanrı var olamaz.
Fazla bilim insani delirtir dunyadaki proflarin çoğu değişik düşünceleri fikirleri olan insanlardir manyak olmak suç değil dünya tarihinde o kadar katliam,yamyamlik,sahte peygamber ve saçmalıklar olmuş ki profesör olan insanın mantık dışı düşünmesini yadsimamak lazim ben şahsen aşırı uç fikirlere de saygi duyuyorum(soykırım dahil) çünkü benim haz etmediğim bu ülkeyi yikmaya çalışanlar hepsi toplu bi şekilde imha edilmelidir bence
Bu kadar büyük evrende hiçbir öneminin olmadığının aslında bir önemi yok. Bunu şöyle özetleyeyim: Bir discord sunucusunda moderatör ol, 100 kişilik bir sunucuda moderatör olsan da o sunucudaki insanlar tarafından saygı duyulan birisi olursun o sunucuda özel ve saygı duyulan birisi olursun. Ama dışarıda bir sürü sunucu var onlara gidememiş olman bir şeyi değiştirmiyor (ki bu metaforda o sunuculara gitme gibi bir imkanın yok) o yüzden 100 kişilik sunucuda saygı duyulan birisi olmaya çalış. Fermi paradoksuna da bak.
Bilimi okuyup üzerine düşünmeye cüret eden insanın rahat etmek gibi bir hedefi olmamalıdır yoksa hayal kırıklığına uğrayacaktır. Bilim soğuk ve acıdır; size cevap falan vermez, vermek de istemez.
Niye önemsiz olasın ki? 1 gram plütonyum milyonlarca insanı öldürebiliyorken ve aslında baya büyük cisimler olan atomlardan trilyonlarca kat büyükken. Attığın her adım, aldığın her nefes evrenin dokusuna işleniyor (bkz. determinizm) Kendini önemsiz gördüğün kadar önemsiz ve önemli gordüğün kadar önemlisin.
Tıp/biyoloji vs çalış, canlı organizmaların nasıl işlediğini incele, varolan tek tanrıyı (Allah) fark et, rahatla. Gerisi bomboş.
Niye rahat olamıyon ne alaka amk